EN
Altın Çağın Öncüsü: Victor Sjöström Geçmiş Programlar
Kapat

Altın Çağın Öncüsü: Victor Sjöström

Victor Sjöström hem İsveç hem de uluslararası sinema tarihimizin hiç kuşkusuz en önemli yönetmenlerinden biri. Çok değerli edebiyat eserlerinden film sanatının bir o kadar değerli örneklerini çıkarabilme yeteneğiyle “İsveç Sinemasının Altın Çağı” olarak bilinen dönemin öncü figürlerinden biri kabul ediliyor. Dolayısıyla filmlerinin hâlâ dünyayı dolaşması, uluslararası festivallerde ve sinemateklerde gösterilmesi şaşırtcı sayılmaz.

Çok geçmeden kendisi de bütün dünyada tanınacak olan, umut vaat eden genç Danimarkalı yönetmen Carl Th. Dreyer, Sjöström’ün bugün nadiren gösterilen filmi Sendomir Manastırı’nın (Klostret i Sendomir, 1920) Kopenhag galası münasebetiyle bu İsveç filmi hakkında övgü dolu bir yazı kaleme almış ve yazıda Sjöström’ün sanatsal çabalarını açıkça vurgulamıştı: “Sjöström'ün eserleri ile sinema, sanata vad edilen topraklara kabul edildi ve dahası, sağlıklı edebiyatın kolportaj edebiyatına, iyi oyunculuğun kukla tiyatrosuna, atmosferin tekniğe üstün gelmesi gerektiği yönündeki inancı da onu yarı yolda bırakmadı. İsveç sineması dünya çapında tanındı ve şimdi İsveç'in en iyi sanatçıları, yönetmen olarak Sjöström'ün bayrağı altında toplanıyor.”

O zamanlar İsveç’in film üretimi sanatsal bakımdan zirvedeydi ve her ne kadar Dreyer, yazısında başka isimlerden bahsetse de, dönemin yönetmenleri arasında Sjöström'ün başı çektiğine şüphe yoktu ki ilerleyen zamanların tarih yazımı dahi bunu vurgular. Sjöström'ün Henrik Ibsen uyarlaması Bir Adam Vardı (Terje Vigen,1917) sık sık “İsveç Sinemasının Altın Çağı” olarak anılan dönemin başlangıç noktası kabul edilir ve “altın çağ” ile özdeşleştirilen tüm özellikleri içinde barındırır: Bunlar gösterişli yapımlardı, (her zaman olmasa da) çoğunlukla edebiyatı kaynak alıyorlardı ve birçok örnekte İskandinav doğası sadece hoş bir mekân işlevi görmekle kalmıyor, filmlerin tesirinde önemli rol oynuyordu.

Selma Lagerlöf uyarlaması Hayalet Fayton (Körkarlen, 1921) ile Sjöström bu dönemin düpedüz en önemli eserini ortaya koymakla kalmadı, 2022 gibi yakın bir tarihte İsveç film eleştirmenleri tarafından tüm zamanların en iyi İsveç filmi seçilen filmi yaratmış oldu.

Bugün, Sjöström'ün yönetmenliğinin, 1912 tarihli ilk filminden “Altın Çağ”daki mükemmelliğine nasıl ulaştığını görmemiz zor. Zira, başka İsveçli yönetmenlerin de filmleri dahil olmak üzere bu erken tarihlerde çekilen filmlerin çoğu kayıp, günümüze ulaşan filmlerin ise çoğu ya eksik ya da bir şekilde bozulmuş versiyonlar. Örneğin, erken tarihli bir başyapıt olan Ingeborg Holm’un (1913) günümüze ulaşabilmiş tek versiyonu önemli ölçüde kısaltılmış bir versiyon. Bununla birlikte neyse ki yeni keşfedilen filmler de oluyor, Sjöström özelinde bu en son, yönetmenin yakın zamana dek tamamen kayıp olduğu düşünülen Judaspengar (1915) filminin 2017 yılında ortaya çıkmasıyla yaşandı.

Bugün hâlâ izlenebilen Sjöström filmlerinin ayırt edici özelliği; bu filmlerin, çocukların yetişkinlerle ilişkilerindeki kırılganlıklarının tekrar eden bir tema olarak karşımıza çıktığı, toplumsal temeli güçlü hikâyeler olmalarıdır. Nobel ödüllü yazar Selma Lagerlöf ile yaptığı harikulade işbirliği bugüne dek bol bol anlatıldı, ne var ki o sinema başyapıtlarının yaratılmasında başka yazarların ve ekibindeki diğer çalışanların da rolü vardı. Usta görüntü yönetmenleri Henrik ve Julius Jaenzon’ın yardımlarıyla, bugün izleyicide hâlâ hayranlık uyandıran hem güzel hem etkili görüntüler çekildi.

Sjöström’ün sanatsal başarısı Hollywoood’a davet edilmesini sağladı. Orada Lon Chaney’yle çektiği He Who Gets Slapped (1924) ve Lilian Gish ile Lars Hanson’un rol aldığı The Wind (1928) gibi, bugün Amerikan sessiz film döneminin heyecan verici son yıllarına ait önemli eserler arasında sayılan filmler yaptı. Sesli filme geçiş döneminde de Hollywood’daydı, sonra İsveç’e döndü. Orada da bir sesli film çekti ama daha sonra, 1937’de İngiliz film endüstrisine konuk olduğu bir film dışında, yönetmen koltuğunu bıraktı. Onun yerine kısmen oyuncu, kısmen de Svensk Filmindustri şirketinde prodüksiyon sanat yönetmeni sıfatlarıyla İsveç film endüstrisinde etkin rol aldı. Sinemadaki son işi, Ingmar Bergman’ın Yaban Çilekleri (Smultronstället, 1957) filmindeki ikonik Isak Borg rolüdür.

 

Magnus Rosborn

Çeviri: Senem Erdine
 

*Sessiz Perşembe programına değerli katkıları için Kurukahveci Mehmet Efendi’ye teşekkür ederiz

Kadıköy Belediyesi Sinematek/Sinema Evi'nde otopark alanı mevcut değildir; dolayısıyla sitemizdeki haritada işaretlenmiş olan, civar otoparkları kullanabilirsiniz.


Toplu taşımayı tercih edecek ziyaretçiler, Kadıköy'den düzenli aralıklarla kalkan Bostancı dolmuşlarını kullanarak Hasırcıbaşı Caddesi'nin girişinde inebilirler. Sinematek/ Sinema Evi tabelalarını takip ederek 5 dakikalık yürüme mesafesindeki kurumumuza ulaşabilirsiniz. Yine aynı yöne ilerleyen İETT otobüsleriyle de Barış Manço durağında inip yönlendirme tabelalarını takip ederek kurumumuza ulaşmanız mümkündür.