EN

Gösterim Tarihleri: 18.11.2023 Cumartesi 14.00 / 23.12.2023 Cumartesi 18.30 / 18.01.2024 Perşembe 20.00

Yönetmen: Jean-Luc Godard
Senaryo: Jean-Luc Godard, Guy de Maupassant
Oyuncular: Jean-Pierre Léaud, Chantal Goya, Marlène Jobert, Michel Debord, Catherine-Isabelle Duport

Fransa, İsveç / 1966 / Fransızca, İsveççe, İngilizce / 103 dk. / Siyah Beyaz / Türkçe Altyazılı

 

Paul terhis olmuş iş aramaktayken, ilk plağını çıkarmaya çalışan genç şarkıcı Madeleine’le tanışır. Pek fazla ortak yönleri olmamasına rağmen çok geçmeden yakınlaşırlar ve Paul, Madeleine ve iki ev arkadaşı, Catherine ve Elisabeth ile birlikte yaşamaya başlar. Aynı sırada arkadaşı Robert onu politik gündemin içine çekmektedir. Sovyetler Birliği ile süregelen Soğuk Savaş gerekçesiyle Amerikan ordusu, komünist Kuzey Vietnam’a karşı Güney Vietnam’ın yanında savaşa dahil olmuştur. Dahası, 5 Aralık ve 19 Aralık 1965’te gerçekleşen Fransa cumhurbaşkanlığı seçimini sosyalist aday François Mitterand’ın kazanacağına dair umutlar boşa çıkacak ve seçimi, tutucu politikalarıyla bilinen Charles de Gaulle kazanacaktır.

“Zaman değişmişti, James Bond ve Vietnam çağıydı. Aralık seçimleri yaklaşırken Fransa solu umut doluydu.”

“Marx’ın ve Coca-Cola’nın çocukları” adını da verdiği filmde Godard tarihin tam bu noktasında Fransa gençliğinin aşk, cinsellik ve siyaset hakkında ne düşündüğünü, nerede durduğunu veya duramadığını sorgular. Taşları yerinden oynamakta olan bu kargaşa içindeki dünyada ne yapacağını bilemeyen melankolik başkahramanı Paul dahil olmak üzere karakterlerine yine belgesel bir mesafe ile yaklaşmakla birlikte onları sert yargılamaz. O güne dair kültürel unsurları yakalayıp fotoğrafını çekmesi ve yer verdiği röportajlar neredeyse etnografik bir resim verir.

Gerek filmin adındaki ayrım doğrultusunda film boyunca erkekler politika konuşurken kadınların saçlarıyla oynaması, gerek Paul’ün “anket” gerekçesiyle genç bir kadını dakikalar boyunca sorguya çekmesi, gerekse filmin Anna Karina ile yeni ayrıldıkları döneme denk gelmesi Godard’a dair mizojini sorusunu gündeme getirmiştir. Bu ilk bakışın hemen ardından durup filmin esinlendiği öyküye bakmakta fayda var. Özellikle Madeleine ile Elisabeth arasındaki yakın ilişki, Guy de Maupassant’ın 1881 tarihli Le femme de Paul adlı kısa öyküsünden alınmış. Maupassant’ın öyküsünde pek ortak noktaları bulunmayan Madeleine ve Paul ilişki yaşamaktadır ve Madeleine aynı zamanda, aynı evi paylaşan dört lezbiyenle de arkadaştır. Dört kadından biri olan Pauline’le özellikle yakındır. Godard’ın çıkış noktası aldığı Maupassant öyküsü ve gerek öyküde gerekse filmde Paul’ün kendini acıklı durumlara düşürmesini açıkça görmemiz mizojininin afişe edilmesi olarak da okunmaya müsaittir. Sanki Godard eril bir öfke beslediğini, kendini bundan sıyıramadığını ama sıyrılamadığı bu öfkenin de farkında olduğunu bilmemizi ister gibidir.

Film ve edebiyat eleştirmeni Claude Mauriac (yeğeni Anne Wiazemsky’dir) 1966’da Paul karakteri için şöyle yazar: “Her dönemin genç erkeklerinin görüntüsü olarak öne çıkıyor; gergin, endişeli, mutsuz, umutsuz. Godard’ın kendini de temsil ettiğine kuşku yok.”

Kadıköy Belediyesi Sinematek/Sinema Evi'nde otopark alanı mevcut değildir; dolayısıyla sitemizdeki haritada işaretlenmiş olan, civar otoparkları kullanabilirsiniz.


Toplu taşımayı tercih edecek ziyaretçiler, Kadıköy'den düzenli aralıklarla kalkan Bostancı dolmuşlarını kullanarak Hasırcıbaşı Caddesi'nin girişinde inebilirler. Sinematek/ Sinema Evi tabelalarını takip ederek 5 dakikalık yürüme mesafesindeki kurumumuza ulaşabilirsiniz. Yine aynı yöne ilerleyen İETT otobüsleriyle de Barış Manço durağında inip yönlendirme tabelalarını takip ederek kurumumuza ulaşmanız mümkündür.