Gösterim Tarihleri: 04.11.2023 Cumartesi 18.30 / 06.12.2023 Çarşamba 20.00 / 09.01.2024 Salı 20.00

Yönetmen: Jean-Luc Godard
Senaryo: Jean-Luc Godard
Oyuncular: Anna Karina, Michel Subor, Henri-Jacques Huet, Paul Beauvais

Fransa / 1963 / Fransızca, Almanca / 88 dk. / Siyah Beyaz / Türkçe Altyazılı

Sene 1958. Bruno Forestier, Cezayir Savaşı’nda savaşmamak için Cenevre’ye kaçmış, muhabir kisvesi altında La Main Rouge adlı bir terör örgütü için çalışan ve politik idealleri olmayan genç bir adamdır. Bir gün örgüt, çift taraflı ajan olmadığını kanıtlaması için FLN yanlısı bir radyocuyu öldürme görevi verir. FLN (Ulusal Kurtuluş Cephesi) Cezayir’in Fransa sömürgesi olmaktan kurtulup bağımsızlığını kazanması için savaşan bir örgüttür. Bruno daha önce cinayet işlediği hâlde bu görevi yerine getirmek istemediğini söylediğinde asker kaçağı olarak Fransa’ya teslim edilmekle tehdit edilir. Bu sırada Véronica Dreyer adında Danimarkalı bir genç kadına, hiç ummadığı hâlde âşık olmuştur. Bruno onun yalnızca genç, güzel ve hüzünlü görüntüsüne kapılsa da Véronica çok daha fazlasına sahip olduğunu gösterecektir.

Jean-Luc Godard, Küçük Asker’i Serseri Âşıklar’ı hemen takiben “Yeni Dalga, insanları yalnızca yatakta göstermesiyle eleştiriliyor, ben de siyasette olup yatacak vakit bulamayanları göstereceğim” diyerek çekmiş olsa da asker kaçağını iyi göstermek, işkence göstermek ve Fransızların idealist olmadıkları için savaşı kaybedeceklerinin söylenmesi gerekçesiyle sansüre takılan film, ancak 1963’te, Cezayir Fransa’dan bağımsızlığını kazandıktan sonra seyirciyle buluşmuştur. O arada, Godard’ın Kadın Kadındır ve Hayatını Yaşamak filmleri gösterime girmiştir bile.

Godard’ın parasızlık nedeniyle başvurduğu sonradan seslendirmeyi bile filmin lehine çevirerek karakterlerin konuşmalarını kendi kafamızın içinde gibi duymamızı sağlar. Küçük Asker, peşindeki adamlardan kaçmaya çalışan bir erkek ve yabancı bir kadının üstü açık arabalar ve kiralık odalarda geçen öyküsü ve kimi sahneleri ilk ilk bakışta Serseri Âşıklar’ı andırsa da onca aksiyonuna karşın içe dönük bir filmdir. Dahası, politik bir filmden çok sanatçının genç bir adam olarak portresi gibi görülebilir. Taşların yerinden oynadığı, herkesin saflara bölündüğü ve korkunç insanlık suçlarının görünür olduğu bir dünyada ancak sanattan medet umarak ve aforizmalar saçarak kendi yerini arayan, zihni hafif sisli bir adam. Bruno, Godard’ın çoğu erkek karakterine benzer şekilde, özellikle saçıyla oynayan güzel kadınlara es vermeden ahkâm kesen ve genellikle ahkâmını sabırla dinleyen kadının iki cümlede yerle bir ettiği, olgunlaşmamış bir özgüvene sahip bir erkektir. 

“Fotoğraf hakikattir. Sinema saniyede 24 kere hakikattir” aforizması da bu filmde yer alır. Sinemada hakikat statik değildir, onu her karede kovalamak gerekir. Küçük Asker’deki hakikat ise dünyanın dehşeti karşısında ne yapacağını bilemeyen genç bir erkeğin bilemezliği, kayıtsız ve kifayetsiz kalışıdır.