Gösterim Tarihleri: 07.05.2024 Salı 20.00 / 25.05.2024 Cumartesi 14.00 / 08.06.2024 Cumartesi 18.30
Yönetmen: Sergey Parajanov
Senaryo: Sergey Parajanov
Oyuncular: Sofiko Chiaureli, Melkon Alekyan, Vilen Galstyan, Gogi Gegechkori, Spartak Bagashvili, Medea Japaridze
Sovyetler Birliği / 1969 / Ermenice, Azerice, Gürcüce / 79 dk. / Renkli / Türkçe Altyazılı
Vaftiz adı Arutin olan on sekizinci yüzyıl ozanı Sayat Nova, tıpkı Parajanov gibi Ermeni bir ailenin çocuğu olarak, Tiflis’te dünyaya gelir. Dolayısıyla film, bir bakıma, yönetmenin Sayat Nova ile paylaştığı Gürcü-Ermeni mirasını sahiplenmesidir.
Sayat Nova, Tiflis’te saray şairi olduğu sırada Kral II. Erekle’nin kız kardeşi Anna’ya âşık olunca kral tarafından bir manastıra sürülür. Filmde saray şairliği dönemi muğlak verilmiş; pek çok sahne, Sayat Nova’nın kral tarafından sürgün edildikten sonra yaşadığı Hağpat Manastırı’nda çekilmiştir. Ozanın şiirlerini kaynak alan film, Sayat Nova’nın dilsel ve kültürel çeşitliliğini yansıtır. Ozan, Ermenicenin farklı lehçelerinin yanı sıra Gürcüce, Farsça ve Azerice kullanmıştır. Klasik İran şiirinin de etkisi görülür. Filmde on ikinci yüzyıl şairi Nizâmî’nin Leyla ve Mecnun hikâyesi anlatılır, dahası Firdevsî’nin Şehnâme’sine gönderme yapılır. Açılış sahnesinde gördüğümüz defter ise, ozanın kendi el yazısıyla dizelerini yazdığı Davtar’dır.
Parajanov’un bir önceki filmi Unutulmuş Ataların Gölgeleri, tablo estetiği tarzının olgunlaşmasında bir geçiş filmi iken Narın Rengi’nde hepten statikleşen kamera kendinden emindir artık. Söz konusu tablo estetiği Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan’dan müteşekkil Transkafkasya bölgesinin tarihinden mülhemdir. Estetik üslubu minyatürlerle süslenmiş el yazmalarını esas alan yönetmen, Gürcü ve Ermeni kültürlerinin ikonografik açıdan karmaşık ve zengin gelenekleri, Ermeni incillerinde yer alan illüstrasyonların yanı sıra mimari ve resim sanatını, aynı zamanda giyim, madeni eşyalar, halıcılık gibi zanaatları dahil eder tablolarına. Ancak Parajanov, seyircinin, ilk katmandaki tarihsel ve biyografik bağlamın ötesine geçerek en geniş anlamıyla Transkafkasya kültürünü duymasını ister.
Tablo estetiği başka yönetmenler tarafından da benimsenen bir tarz olmakla birlikte herhalde hiç kimse Parajanov kadar içselleştirmemiştir: “Sadece film kategorileriyle düşünerek kendimizi fakirleştiriyoruz. Bu nedenle boya fırçamı elimden düşürmem ve bu nedenle kendi meslektaşlarımdan ziyade ressamlarla ve bestecilerle birlikte olmayı tercih ediyorum. Zira o zaman başka bir düşünce sistemi, hayatı farklı algılama ve yansıtma yöntemleri önüme açılıyor. İşte o zaman sinemanın bir sentez sanatı olduğunu hissediyorsunuz. Kendinizden, başarılarınızdan, hatalarınızdan, standartlardan, yerleşik ve alışılmış dünyadan uzaklaşma fırsatlarından biri…”
SSCB hükümeti tarafından “Hermetik ve dekadan bir estetik” benimsemekle itham edilen film, ağır bir sansür ve yeniden kurguya maruz kalarak, yirmi yılı aşkın bir zaman boyunca, Sergey Yutkevitch’in kurguladığı “Sovyet versiyonu” ile izlenir. Böylelikle Sovyetlerin makbul film pratiklerine uygun, genel izleyici için daha kolay anlaşılır hâle getirilmiştir. Özgün adı Sayat Nova olan filmin Rusça yeni adı da Narların Rengi olur. Parajanov’un kurgusu ise ancak Sovyetler dağıldıktan sonra dolaşıma girer. Sovyet versiyonundaki bölümlendirme, nar kırmızısı renkte ve ozanın hayatının dönemlerini imlerken yönetmen kurgusundaki bölüm başlıkları siyahtır ve ozanın hayatının dönemlerini değil içsel yaşamındaki gelişmeleri aktarır ve metaforları çözmeyi seyirciye bırakır.
Sergey Parajanov, Narın Rengi’nin ardından 15 yıl boyunca bir daha uzun metraj film çekemeyecektir. Sovyetler tüm filmlerini yasaklı ilan eder ve nihayet 1974’te çeşitli gerekçelerle hapse atılan yönetmen uluslararası sanat çevrelerinin yükselttiği itirazlara karşın 1978’e dek hapiste kalır. Gerekçeler bir yana, cezalandırılmasının sebebi hâlâ tartışmalıdır. Cinsel yönelimi veya filmlerindeki milliyetçi, dinsel göndermeler ve homoerotik imgeler, senaryo ile ortaya çıkan film arasındaki farklılıklar, Ukraynalı muhalif entelektüellerle yakınlığı, sosyalist gerçekçiliğe karşı “gerçeküstücü” sanat propagandası yürütmesi ya da Sovyet sanat politikasını açıktan eleştirmesi. Makbul olan sosyalist gerçekçi tarzda film çekmeyi reddetmesi, en güçlü olasılıklardan biridir.
Söz konusu milliyetçi göndermelere şunlar örnek gösterilir: Narın suyunun beyaz kumaşta aldığı şeklin eski Ermenistan Krallığı’nın sınırları olması, boyanan yünlerin renklerinin bayrak renkleri olması, narların kılıçla kesilmesinin 1795 İran işgaline gönderme olması... Her ne kadar antropolog ve tarihçi Levon Abrahamian tüm bu “gönderme”lerin tesadüfi olduğunu dile getirse de milliyetçi sembolizme takılmak, başlı başına, Parajanov’un farklı kültürleri yan yana getirerek tek bir ulusal kimlik fikrini sorunsallaştırmasının önemini gözden kaçırmak anlamına gelecektir.
Kadıköy Belediyesi Sinematek/Sinema Evi'nde otopark alanı mevcut değildir; dolayısıyla sitemizdeki haritada işaretlenmiş olan, civar otoparkları kullanabilirsiniz.
Toplu taşımayı tercih edecek ziyaretçiler, Kadıköy'den düzenli aralıklarla kalkan Bostancı dolmuşlarını kullanarak Hasırcıbaşı Caddesi'nin girişinde inebilirler. Sinematek/ Sinema Evi tabelalarını takip ederek 5 dakikalık yürüme mesafesindeki kurumumuza ulaşabilirsiniz. Yine aynı yöne ilerleyen İETT otobüsleriyle de Barış Manço durağında inip yönlendirme tabelalarını takip ederek kurumumuza ulaşmanız mümkündür.