Gösterim Tarihleri: 27.10.2023 Cuma 20.00 / 25.11.2023 Cumartesi 18.30 / 26.12.2023 Salı 20.00
Yönetmen: Jean-Luc Godard
Senaryo: François Truffaut, Jean-Luc Godard, Claude Chabrol
Oyuncular: Jean Seberg, Jean-Paul Belmondo, Van Doude
Fransa / 1960 / Fransızca, İngilizce / 90 dk. / Siyah Beyaz / Türkçe Altyazılı
Michel Poiccard, günlük hayatında Humphrey Bogart’ın kara filmlerindeki personasını örnek alan genç bir suçludur. Otomobil çaldıktan sonra peşine düşen polis memurunu vurarak öldürür ve polislerden saklanmak için, Paris’te gazetecilik okuyan Amerikalı üniversite öğrencisi Patricia’nın ufak dairesini seçer. Michel, Patricia’yla birlikte İtalya’ya kaçma hayali kurduğu sırada genç kadın Michel’in işlediği cinayetten haberdar olur.
Filmin hikâyesi, François Truffaut’nun, küçük işler yapan hırsız Michel Portail ve Amerikalı kız arkadaşı hakkında okuduğu bir gazete haberine dayanıyor. Portail 1952’de Fransa’nın kuzeyinde yaşayan hasta annesini ziyaret etmek için otomobil çalmış ve yolda motosikletli bir polisi öldürmüştür.
Godard, yapımcı Georges de Beauregard’la tanıştığı zaman 20th Century Fox’un Paris ofisinde çalışmaktadır. Beauregard, Pierre Loti’nin 1924 yılında sinemaya uyarlanan hikâyesi Pêcheur d'Islande’ı yeniden çekmek niyetindedir ve Godard’dan, bu filmin senaryosu üzerinde çalışmasını ister. Godard başlar, ancak kısa süre sonra yapımcıya bunun yerine çekmek istediği bir hikâye olduğundan bahseder. Her biri kendi ilk filmini çekmiş olan Truffaut ve Chabrol, araba hırsızı Michel Portail hakkındaki tretmanlarını Godard’a vermeyi kabul ederler. (Söz konusu Pierre Loti uyarlaması 1959’da Pierre Schoendoerffer tarafından çekilir.)
Her ne kadar Bosley Crowther, filmin başrol oyuncusu genç Jean-Paul Belmondo’yu “hipnotize edici biçimde çirkin” bulsa da Belmondo’nun bu hipnotik gücü, Roger Ebert’a göre “Fransa’nın Jean Gabin ile Gerard Depardieu arasındaki en büyük yıldızı” olmasını engellemeyecektir. Kaldı ki Godard 1958’de Belmondo için “yarının Michel Simon’u, Jules Berry’si” diye yazar. Belmondo ile Godard bundan önce yönetmenin kısa filmi Charlotte et son Jules’de (1958) çalışmış ve iyi anlaşmışlardır, gelgelelim Belmondo hâlâ bilinmeyen bir oyuncudur. Gişe başarısını da gözeterek kadın başrol için, Otto Preminger’in Merhaba Hüzün’ünde oynamış (1958) Jean Seberg kadroya dahil edilir. Öte yandan her iki başrol oyuncusu da filmin gişede başarısız olacağından emindir. Oysa film, sinema tarihinde devrim yapacaktır.
Görüntü yönetmeni Raoul Coutard’ın henüz dördüncü filmi olmasına rağmen (kimi zaman kaynakların yetersizliğinden) başvurduğu yöntemler ve snuçları; elde ettiği “grainy” görüntü, el kamerası çekimleri, Champs Elysees ışıklarının Belmondo’yu takip etmesi ve yatakta oturan Belmondo ile Seberg’i çevreleyen sigara dumanı iz bırakır. Dahası kaydırmalı çekimler için kullanacak dolly olmadığından Godard çareyi Coutard’ı bir tekerlekli sandalyeye oturtup arkadan itmekte bulur. Bu buluşun ilham kaynağı, Kumarbaz Bob (1956) ve Denizin Sessizliği (1949) filmlerinde aynı yöntemi kullanan Jean-Pierre Melville’dir.
Filmde Patricia’nın röportaj yaptığı yazar rolünde izlediğimiz yönetmen Melville, yapım sonrası aşamada Godard’ın, ilk kurgu fazla uzun olduğu için kendisine danıştığını anlatır. Usta yönetmen, Godard’a, kendi oynadığı sahnelerin de içinde yer aldığı ve akışı aksatan sahneleri kesmesini önerir. Onun yerine Godard bütün sahneleri kesmektense sahneleri kendi içinde kırpar. Bosley Crowther’ın"resimsel kakofoni" dediği atlamalı kurgu, amaçlanmamış bir sonuç olmakla birlikte Michel’in parçalanmış kişiliğini, gerçeklikle gitgelli ilişkisini yansıtır.
Ekim 1957’de L’Express’te yazan gazeteci Françoise Giroud’nun, Fransa’nın daha az politik ve daha çok kendi içine dönük, 18 ila 30 yaşındaki genç kuşağını tanımlamak için uydurduğu “Yeni Dalga” (Nouvelle Vague) terimini, film eleştirmeni Pierre Billard Şubat 1958’de Cinema 58’de Fransa’nın yeterince özgün bulmadığı genç sinemacılarını alaya almak için kullanır.
Serseri Âşıklar bu dalganın ilk filmi değildir. Öncesinde pek çoğu düzen karşıtı sinema dergisi Cahiers du Cinema dergisinde film eleştirmenliği yapan Truffaut, Resnais, Chabrol, Malle ve daha pek çok genç yönetmen ilk filmlerini çoktan çekmiştir fakat kendinden önceki sinemadan en güçlü kopuşu sağlayan daha deneysel ve kişisel bir yol izleyen Godard olur. Filmin müziği için caz piyanisti Matial Solal’la çalışması da filmi benzerlerinden ayrıştırır. Filmin açılış jeneriğinde filmin adı, dağıtım numarası ve Amerikan B filmleri yapan Monogram Pictures’a ithaf haricinde yazı yer almaz, oyuncuların ve ekibin adı geçmez.
Sinemanın o güne dek oturmuş her kuralını yıkmaya ant içmiş gibi film çeken ve esasen her seferinde film çekmenin filmini çeken bir yönetmenin bu ilk uzun metraj filmi bile, ilerleyen yıllarda çektiği filmlerin habercisi niteliğinde. Filmlerinde sinema, edebiyat, resim ve müzik eserlerine sayısız gönderme yapan, seyircinin film izlemekte olduğunu unutmasına asla izin vermeyen, politik ve kişisel anlam arayışını filmlerine doğrudan yansıtmaktan çekinmeyen JLG’nin bu filmle sinema tarihinde Fransız Devrimi yaptığını söylemek abartı sayılmaz.
Serseri Âşıklar’dan Bonnie ve Clyde’a (1967), dahası 60’ların gençlik hareketine doğru bir çizgi çizen Roger Ebert, Jean-Luc Godard’ın sinemada “Griffith’in Bir Ulusun Doğuşu ve Welles’in Yurttaş Kane ile yaptığı gibi kesin bir dönüm noktası yarattığını” ve Yurttaş Kane’den (1942) sonra hiçbir ilk filmin Serseri Âşıklar kadar etki uyandırmadığını söyler. Kimi eleştirmenlerce, Alexandre atfen “caméra-stylo ile yazılmış ilk eser” ilan edilen film ticari başarının yanı sıra Berlin Uluslararası Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Gümüş Ayı ve Prix Jean Vigo kazanmıştır.
Kadıköy Belediyesi Sinematek/Sinema Evi'nde otopark alanı mevcut değildir; dolayısıyla sitemizdeki haritada işaretlenmiş olan, civar otoparkları kullanabilirsiniz.
Toplu taşımayı tercih edecek ziyaretçiler, Kadıköy'den düzenli aralıklarla kalkan Bostancı dolmuşlarını kullanarak Hasırcıbaşı Caddesi'nin girişinde inebilirler. Sinematek/ Sinema Evi tabelalarını takip ederek 5 dakikalık yürüme mesafesindeki kurumumuza ulaşabilirsiniz. Yine aynı yöne ilerleyen İETT otobüsleriyle de Barış Manço durağında inip yönlendirme tabelalarını takip ederek kurumumuza ulaşmanız mümkündür.